Kazdağları’nın en önemli hikayelerinden birisi de Hasan Boğuldu efsanesidir. Hasanboğuldu hikayesi uzun bir geçmişe dayanmakta ve bir aşk hikayesi olarak da bilinmektedir.
Edremit Körfezi’nde eskiden beri gelenek haline gelmiş çarşamba günleri kurulan yöresel pazarda, köylüler gelerek ellerindeki yetiştirdikleri ya da emek verdikleri ürünleri satar. İhtiyaçları olan ürünleri alarak da alış verişlerini gerçekleştirirdi. Bunun temelinde de Hasan Boğuldu hikayesi yer almaktadır.
Hasan ve Emine Aşk Hikayesi
Kaz Dağları’nın zirvesinde Beyoba Köyü’nün güzel kızı Emine; yetiştirdiği süt, bal, peynir, tereyağı gibi ürünleri beş saatlik bir yürüme mesafesiyle dağdan inerek pazara getirip satarak ailesinin geçimini sağlardı. Ova Köyü’nden yakışıklı Hasan da aynı şekilde, aynı pazarda sebze ve meyve satmaktadır. Emine ve Hasan bu pazarda tanışır ve birbirlerine aşık olurlar. Hasan Boğul hikayemiz de böyle başlamaktadır.
Her hafta Çarşamba günlerinde pazarda; Hasan, Emine’ye aldığı sebze ve meyvelerin yanında karpuz da ikram etmektedir.
Hasan’ın Büyük Aşkı
Hasan ve Emine birbirlerine duydukları büyük özlemi bitirmek için evlenmeye karar verirler. Emine’nin ailesi ise bu evlilik kararından damat adaylarının ovada yetişmesi nedeniyle haz etmez. Hasan’ın Yörük hayatını ağır bulacağı, dayanamayacağı kanısındadırlar. Hasan Boğuldu hikayesinin dram kısmı da böylelikle efsaneye eklenmiş olur.
Hasan’ın Ağır Sınavı
İki gencin birbirleriyle evlenmeye kararlı olduğunu gören aile, Hasan’ın gücünü sınamak için bir sınavdan geçmesini şart koşar. Kırk kiloluk (ya da kırk okka ~60 kilogram) bir tuz çuvalını beş saat mesafedeki Kazdağları’nın zirvesine yakın bulunan obaya sırtına alıp çıkarabilirlerse; Emine ile evlenmesine izin verilecektir. Merak edildiği üzere Hasan Boğuldu efsanesi hikayesi güllük gülistanlık değildir. İçerisinde acı ve dram çok fazladır. Hasan ve Emine’nin aşkının mutlu sonla tamamlanmaması için birçok etmen devreye girer ve onların bu aşkına mani olmak için çaba sarf eder. Hasan Boğuldunun hikayesi de bu dramlarla bezenmiştir ve hazin bir şekilde sona ermiştir. Ya da ölümsüz bir aşk olarak da hafızalara işlenmiştir de diyebiliriz.
Kırk Kilo Çuval
Kırk kilo tuz çuvalını sırtlayıp Emine ile birlikte yola düşen Hasan, beş altı kilometre sonunda yavaşlamaya, yorulmaya başladığından dolayı dizlerinin bağları da çözülmektedir. Ova genci olan Hasan, nazik ve ağır işlerden uzak yetiştiği için yüke dayanamaz. Bulunduğu yere yığılır kalır.
Emine ise her şeyden habersiz bir şekilde sevgilisinin arkasında olduğunu düşünür ve yürümeye devam etmektedir. Köye vardığında arkasında sevdiği adamı göremeyince geriye döner ve onu aramaya başlar. Hasan’a hediye ettiği yazmanın gölette yüzdüğünü görünce boğulduğunu düşünür ve kendini yazmasıyla bir çınar ağacına asarak intihar eder.
Zamanla dalları Hasan’ın boğulduğu gölete uzanan Çınar, Emine Çınarı; gölet ise Hasan boğuldu göleti olarak adlandırılarak o ölümsüz aşkın izini günümüze kadar taşır.
Hasanboğuldu Efsanesi’nin Farklı Hikayeleri
Bir farklı rivayete göreyse, Hasan ve Emine ikilisi Beyoba civarlarına varıldığında yorulmuşlardı. Sütüven Şelalesi‘nin olduğu bölgede yol dere ile karışır ve sular içerisinde taşlardan zıplayarak yollarına devam ederler. Ama çok yorulurlar, sıcağın ve arkasındaki tuz yükünden dolayı genç aşığın sırtı yanar. Bir süre sonra da artık dayanamaz ve yere yığılır… Emine her ne kadar gelecekteki iyi günlerin hayallerinden bahsederek müstakbel kocasını cesaretlendirmeye çalışsa da başarılı olamaz. Hasan buralardan kaçıp gidelim dese de Emine bir kere obasına söz vermiştir ve her ne olursa olsun bu sözünden de dönmeye hiç niyeti yoktur.
Emine, kendisinin dahi kolayca kaldırabildiği çuvalı taşıyamayan bir adamı nasıl obasına eş adayı olarak götürebilirdi ki? Sırtlar kızımız çuvalı, yalvarışlara aldırış bile etmeden koyulur yoluna. Hasan yalvarmaya devam eder, “Senin köyüne gidemiyorum, kendi köyüme de gidemem, beni bırakma” der. Aşık kız devam eder yoluna ve varır obasına, tabii ki kulaklarında aşkının yalvarış sesleri kalmıştır… Pişman olup geri dönmeye niyetlenir ancak fırtına çıkmıştır, gök delinmiş gibi sağanak yağmur yağar. Ailesi ve köy eşrafı bırakmaz ve sabah yola revan olmasını önerirler.
Gözüne uyku girmeyen Emine, sabahın kör vaktinde aşkını bıraktığı yere gider ama yoktur, bulamaz. Etrafı kolaçan eder, Edremit Zeytinli Köyü civarındaki annesine gider fakat kimsecikler görmemiştir. Leyla’ya dönen kızımızın kulaklarında son sesleri kalmıştır ve derede sevdiğini arar. Köyüne dönmeden günlerce arar ve bir süre sonra gölette Hasan’ın gömleğini bulunca boğulmuş olduğunu düşünür ve kahrolur.
Aklı başından uçup giden Emine haykırır, ağlar ve mahvolur. Göletin başındaki çınara doğru gider ve “Hasan’ım sana geliyorum” dedikten sonra kendisini burada asar. Kendini astığı çınar ağacının adı Emine Çınarı olur, göletin adı ise Hasan Boğuldu Göleti.
Hasan Boğuldu İçin Farklı Hikayeler Söz Konusu
Bir farklı rivayete göre de aslında Hasan boğulmamış sadece gömleğini oraya düşürmüş ya da bırakmıştır. Emine bunu farklı yorumlar ve intihar eder. Sonrasında Hasan gölete gelir ve Emine’nin intihar ettiğini görür ve ardından o da kendi canına kıyar.
Hasanboğuldu Göleti`ni eğer daha detaylı görmek, gezmek ve Hasan Boğuldu`nun hikayesini detaylarıyla birlikte öğrenmek isterseniz; Kazdağları Otelleri arasında Hasanboğuldu`ya en yakın otel olan tesisimizde sizleri misafir etmekten büyük keyif duyacağımızı bilmenizi isteriz. Ayrıca, Kazdağları bölgesinde birçok kültürel ve doğal gezi de düzenlemekteyiz. Bunlar hakkında bilgi almak isterseniz, lütfen iletişim sayfamızdaki bilgilerle bizimle iletişime geçmekten çekinmeyiniz.
Güzel bir Kaz Dağları gününde görüşmek dileğiyle,
İda Natura Kazdağları Otel Ailesi
Etiketler: Hasan ve Emine, Sütüven Şelalesi, Beyoba, Edremit, Zeytinli Köyü, Emine Çınarı, Hasan Boğuldu Göleti, Edremit Körfezi